Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 62: Cihad Müslümanlara farzdır. Askerî eğitim de mecburidir. Bu nedenle on beş yaşına basan her Müslüman erkeğin, cihada hazırlanmak için askerî eğitim görmesi farzdır. Fakat asker olmak farz-ı kifayedir.

  Bu maddenin delili; kitap ve sünnettir. Allahuteala şöyle buyurdu:

"وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّى لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ كُلُّهُ لِلَّهِ"

“Fitne kalmayıncaya ve din bütünüyle Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın!” [el-Enfâl 39] Ve şöyle buyurdu:

"فَقَاتِلُوا أَئِمَّةَ الْكُفْرِ"

“Küfrün liderleriyle savaşın.” [et-Tevbe 12] Enes’ten Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’in şöyle buyurduğu rivayet edildi:

"جَاهِدُوا الْمُشْرِكِينَ بِأَمْوَالِكُمْ وَأَيْدِيكُمْ وَأَلْسِنَتِكُمْ"

“Müşriklere karşı mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihat edin!” [Ahmed ve en-Nesaî tahrci etti/Lafız en-Nesaî’ye ait/ en-Nesaî ile el-Hakim sahihledi ve ez-Zehebî muvafakat etti] Muaz İbn-u Cebel’den Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’in şöyle buyurduğu rivayet edildi:

"ذُرْوَةُ سَنَامِ الإِسْلاَمِ الْجِهَادُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ"

“Allah yolunda cihat İslam’ın zirve sütunudur.” [Ahmed tahric etti]  Mademki şeran talep edilen düşmanı kahretme ve beldeleri fethetme yönü üzere savaşı gerçekleştirebilmek için bugün askeri eğitim kaçınılmazdır o halde

)ما لا يتم الواجب إلا به فهو واجب(

“Kendisi olmadıkça vacibin tamamlanmayacağı husus da vaciptir” kaidesine binaen bu eğitim de cihat gibi farzdır. Zira savaş talebi askerî eğitimi de kapsamaktadır. Çünkü

"وَقَاتِلُوهُمْ"

“Onlarla savaşın!” emri genel olup hem bir savaş emridir hem de bu savaş emrini yerine getirebilmeye yönelik her şey için bir emirdir. Bunun da ötesinde Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmaktadır:

" وَأَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ "

“Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın!” [el-Enfâl 60] Yüksek askerî eğitim ve uzmanlık, şüphesiz kuvvet hazırlıklarındandır. Çünkü savaşabilmek için bunların varlığı kaçınılmazdır. O halde askerî eğitim de teçhizat, mühimmat ve benzerleri gibi kuvvettendir. Askerlik ise insanları sürekli bir şekilde silah altında tutarak ordu içerisinde askerleştirmektir. Bu da cihat ve cihadın gerektirdikleri ile -ki bu farzdır- fiilen kâim olan mücahitler çıkartmak anlamına gelmektedir. Çünkü cihad ile kaim olmak, -düşman ister bize saldırsın isterse saldırmasınsürekli devam eden bir farzdır. İşte bundan dolayı askerlik farzı kifayedir.

  Cihadın sadece devletin tebaasından Müslümanlara farz olmasına gelince; çünkü cihat ayetlerinde farz kılınan savaş kafirler sınıfına yönelik bir savaştır ve kafir için bu mümkün değildir. Binaenaleyh bu anlamda cihat gayrimüslimlere farz olmaz. Ancak devletin tebaasından olan gayrimüslimlerin Müslümanlarla birlikte düşmana karşı savaşmaları caizdir. Çünkü bir müşrik olduğu halde Kuzman, Uhud günü Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’in ashâbı ile birlikte müşriklere karşı savaşmak için yola çıktı ve Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem] ona mani olmadı.

  Cihadın kadınların dışında erkeklere farz olmasına gelince; Ahmed ve İbn-u Mâce, Aişe [RadiyAllahu Anhâ]’den şöyle dediğini rivayet ettiler: Dedim ki: “Ey Allah’ın Resulü, kadınlara da cihat var mı?” Dedi ki:

"نَعَمْ عَلَيْهِنَّ جِهَادٌ لاَ قِتَالَ فِيهِ: الْحَجُّ وَالْعُمْرَةُ"

“Evet onlara savaşın olmadığı bir cihat var ki o: Hac ve umredir.”  On beş (15) yaş sınırlandırmasına gelince; el-Buhari’nin Nâfi’ yoluyla tahric ettiği şu hadisten dolayıdır:

"حَدَّثَنِي ابْنُ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وآله وسلم عَرَضَهُ يَوْمَ أُحُدٍ وَهُوَ ابْنُ أَرْبَعَ عَشْرَةَ سَنَةً فَلَمْ يُجِزْنِي، ثُمَّ عَرَضَنِي يَوْمَ الْخَنْدَقِ وَأَنَا ابْنُ خَمْسَ عَشْرَةَ سَنَةً فَأَجَازَنِي"

“İbn-u Ömer [RadiyAllahu Anhumâ] bana hadis olarak nakletti ki, Uhud Günü on dört (14) yaşında iken kendimi Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’e arz ettim ama bana izin vermedi. Sonra Hendek Günü on beş (15) yaşında iken (yeniden) kendimi arz ettim, bu kez izin verdi.” Nâfi’ dedi ki:

)فقدمت على عمر بن عبد العزيز وهـو خليفة، فحـدَّثته هـذا الحـديـث، فقال: إن هذا لحدٌّ بين الصغير والكبير، وكتب إلى عماله أن يفرضوا لمن بلغ خمس عشرة(

“Ömer İbn-u AbdulAzîz’in yanına vardım ki o halife idi. Bu hadisi ona naklettim. Bunun üzerine dedi ki: “Muhakkak ki bu, küçük (çocuk) ile büyük (yetişkin) arasındaki sınırdır.” Sonra âmillerine, on beş (15) yaşına ulaşanlara (askerî eğitime) tabi tutmalarını yazdı.” Yani onlar için Ordu Divanından rızk takdir edin, demektir.