HABERHilafetin İlan Edilmesi IŞİD'in İçine Düştüğü Bir Tuzaktır, Bu Onun Örgüt Olmasını Asla Değiştirmez

H. 01 Ramazan 1435, M. 29 Haziran 2014 tarihinde IŞİD örgütünün resmi sözcüsü Ebu Muhammed Adnani, İslami Hilafet Devletinin kurulduğunu duyurdu. IŞİD içindeki komutanlar, emirler, Şura Meclisi ve şahıslardan oluşan Ehli Hal vel Akdin, takma adı Ebu Bekr el-Bağdadi olan IŞİD'in lideri İbrahim Avvad el-Bedri'ye biat ettiğini açıkladı. Onun da biati kabul ettiğini, böylelikle de Müslümanların Halifesi olduğunu, bütün Müslümanların da ona biat ve itaat etmelerinin farz olduğunu bildirdi.

 IŞİD örgütünün Hilafeti ilan ederek vahim bir hataya düşmüş olması bizi şaşırtmış değil. Çünkü kendisini "Irak İslam Devleti" olarak ilan eden ve itaati farz İslami bir Devlet olarak gören, sonra Irak Şam İslam Devleti olmak için Nusret Cephesi'nin kendisine katıldığını ilan eden, sürekli öne doğru ilerleyen ama Müslümanlar arasında kabul görmeyen bir örgütten böyle bir eylemin sadır olması eninde sonunda bekleniyordu.

 Zalim el-Maliki'nin politikalarına karşı Irak'ta meydana gelen halk kıyamından sonra Hilafetin ilan edilmesi dikkat çekicidir. Bu halk ayaklanmasına çeşitli Arap kabileleri ve Baasçı subaylarda katıldılar. Planlar çizildi sonra da planlayıcılar tarafından yürürlüğe konuldu. Görevli subaylar ile yapılan gizli anlaşma gereğince bunlar askeri bölüklerini bırakıp gittiler. Devrimciler karşısında hezimete uğradılar. Geride ağır silahlarını ve Musul bankasında milyonlarca doları bırakıp kaçtılar. Ardından büyük bir medya manipülasyonu ve şişirmesi başladı. Bu zaferlerin arkasında IŞİD örgütünün olduğu ima edildi. Bu örgüt, imanı ile ülkeyi kurtardığını, kararlılığıyla ganimet ve teçhizat elde ettiğini sandı. Kendisini Irak'ın çağırdığını, Hilafetin ilan edilmesinin onu beklediğini düşündü. Bunun, Batının içine çekmek istediği öldürücü bir tuzak olduğuna hiç aldırış etmediler. Hilafetin ilan edilmesinin onu karalamak için olduğuna aldırmadı!

 Ey İslam'ın kalbi Biladu'ş Şam Müslümanları!Olup bitenler, bir dizi eylemin yeni bir halkasından başka bir şey değildir. Bu yeni halkanın amacı, büyük Hilafet projesini yok etmektir. Çünkü Suriye'de artık devrim, Hilafet isteğine dönüştü. Laiklerin projesi dumura uğradı. Ulusal Koalisyon olarak bilinen ve hiç bir halk tabanı olmayan laiklerin pek fazla emaresi kalmadı. Bundan dolayı panikleyen Batı, Suriye'de Batının çıkarlarına ve nüfuzuna tehlike arz eden İslami projeye darbe vurmadıkça Suriye'de Batı laikliğine dayalı bir çözümün mümkün olmayacağını düşündü.

 Duyarlı Müslümanlarolarak, kâfir Batının sözde Hilafet adı altında bir şey kurarak Hilafet projesini önlemek için elinden gelen her şeyi yapacağını çok iyi biliyoruz. İşte Hilafet kuruldu, ama nasıl bir Hilafet? Karalamak ve sıradan Müslümanları nefret ettirmek için kurulmuş bir Hilafet. Sonra Batının, Hilafeti devirmek istediğinde Müslümanların elleri ile devirebileceği bir Hilafet. Ardından da Hilafet, yüz milyonlarca Hilafet talep edenlerin gönlünde devrilecektir. Hepimiz, Amerikan Başkanı Barack Obama'nın danışmanı Muhammed el-Ebyari'nin en son yaptığı açıklamayı işitmişizdir:"Hilafet, kesin olarak gelecektir. ABD'nin tek seçeneği onu çevrelemektir."

 Duyarlı Müslümanlarolarak, bu Hilafetin laikler tarafından kurulamayacağını, kurulursa da daha ilk günden itibaren ne olacağını biliyoruz. Hilafet, Müslüman insanlar tarafından kurulacak, Hilafet için kanlarını feda edecekler, Hilafet ile kendilerine muhalefet edenlere karşı savaşacaklar. Gerçekten de bu böyle oldu. Belki de o Hilafet sahipleri tarafından yapılan en büyük hata, kendilerini muzaffer taife ve Ehli Sünnet vel Cemaat olarak görmeleridir. Diğer Müslümanlar ise mürtet ve nifak ehli olmasa da sapık ve bidat ehlinden saymalarıdır.

 Devlet, sadece ilandan veya müjdeden veya ona muhalefet edenleri cezalandırmaktan ibaret değildir. Aksine üzerine farz olan görevlerini eda eden, lehte olan haklarını alan organlar, sistemler ve kurumlardan müteşekkildir. Hilafet, kapsamlı bir anayasa ve açık kanunlardır. Yönetici, yönetilen tarafından bunlar temelinde hesaba çekilir. Hilafet, otoritesini ve meşruiyetini Müslümanlardan alan tenfizi varlıktır. Rızaları olmaksızın zorla onlara dayatılamaz. Hilafet, ordu, polis, vali, hâkim ve memur demektir. Hilafet, arayan kimsenin bulabileceği, açık otorite ve ehliyet sahibi bir İmam tarafından yönetilen belli bir başkentte güvenlik ve emniyet demektir.

 Doksan küsur yıldır ortada olmayan ve ilan edilen bu Hilafetin, elle tutulur gözle görülür ne devlet dinamikleri, ne bilinen belli bir başkenti, ne de açık bir otoritesi var. Sahipleri de ne siyasetten ne de Şeriattan bihaberler. Vallahi bu, Müslümanların duyguları ile oynamaktır. Umutlarını yıkmak, sinirlerini bozmaktır. Gençlerini harap etmek, düşmanlara hizmet etmektir.

 Sonuç olarak İslam'ın kalbi Biladu'ş Şam Müslümanlarına deriz ki:

 Batılı devletlerin ve ajanlarının büyükelçiliklerinde hâlâ size karşı tuzak ve kumpas kuruluyor. Ajanların, hainlerin ve din düşmanlarının mezbahanesinde devrim ve devrimciler ile birlikte sizi kurban etmek istiyorlar. Sakın aranızda savaş çığırtkanlığı yapmayın. Sakın içine çekilmek istediğiniz savaş girdabına düşmeyin. Sakın bilmeden düşmanlarınızın hizmetkârı olmayın. Haram kan dökmedikçe kişi dinin himayesi altındadır. Bu şeytani proje karşısında ancak Nübüvvet metodu üzere Hilafet fikrine tutunarak ve gayretle onun için çalışarak kurtulabiliriz. Batının, Hilafet projesini karalamak ve yok etmek için çizdiği planlara ve oyunlara karşı uyanık olun. Siyasi liderliğimizi, ehil insanlara ve siyasi uyanıklığa sahip kimselere teslim edin ki kurtuluşa ulaşalım. Bu siyasi uyanıklığa sahip insanlar, ümmeti severler ümmet de onları sever. Ümmete dua ederler, ümmet de onlara dua eder. Hilafeti kurduklarında yeryüzünü sallarlar. Dünyanın güç dengesini altüst ederler. Hilafetin karalanmasına asla müsaade etmezler. Hilafeti entrika ve komplolardan korurlar.

Duyarlı Müslümanlarolarak biz, bütün Müslüman ülkelerde Müslümanların birincil sorununun Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak olduğunu ifade etmeye devam edeceğiz. Kurulacak bu Hilafet, bir örgütün, bir partinin, bir grubun ve bir mezhebin değil, tüm Müslümanlara ait bir Hilafet olacaktır. Ona davet etmeye, onu savunmaya ona karşı kurulan tüm hile ve desiseleri deşifre etmeye devam edeceğiz. Allah, emrini tamamlayana dek Şeriatın hükümlerine bağlı kalarak sabırla, ciddiyetle ve kararlılıkla onu kurmak için çalışacağız. Allah her şeye kadirdir.