Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 145: Haracî araziden gücü yettiğince harac alınır.  Öşrî araziden ise bilfiil çıkan mahsulün zekatı alınır.

Hilafet Devleti, Anayasa, Madde-146: Müslümanlardan, Beyt-ul Mâl masraflarını karşılamak için şeriatın alınmasını caiz gördüğü vergi alınır. Şu şartla ki marufa göre mal sahibine bırakılması gereken ihtiyaçlardan fazla bulunan kısımlardan alınmalı ve bunun, devletin ihtiyaçlarını gidermeye yetip yetmediği gözetilmelidir.

Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 147: Şeriatın ümmete yapmasını vacip kıldığı bütün işleri yerine getirmek için Beyt-ul Mâl’da mal yoksa bu vacip, ümmete intikal eder. Bu takdirde ümmete vergi koymak suretiyle işleri imkan dahilinde yoluna sokmak devletin hakkıdır. Şeriatın ümmete vacip kılmadığı; mahkemeler, daireler veya herhangi bir maslahatın gerçekleştirilmesi için konan resmî harçlar gibi şeylerden dolayı devletin vergi alması caiz değildir.

Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 148: Devlet bütçesinin şer’i hükümlerce belirlenen  daimi bölümleri vardır. Fakat bütçe kısımları, her kısmın  içerdiği meblağlar ve her kısımda bu meblağların tahsis  edildiği işler, halifenin görüşüne ve ictihadına bağlıdır.

Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 149: Beyt-ul Mâl’ın daimî gelirleri; feyin (savaşsız elde edilen ganimetlerin) tamamı, cizye, harac, rikâzın (definenin) beşte biri ve zekattır. İhtiyaç olsun ya da olmasın bu mallar devamlı olarak alınır.

Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 150: Beyt-ul Mâl’ın daimî gelirleri devlet harcamalarına yeterli gelmediği zaman, devlet Müslümanlardan vergiler tahsil edebilir. Vergileri tahsil etmede aşağıdaki yönleri takip etmelidir:

  • a. Fakirler, miskinler, İbn-is Sebîl’ler (yolda kalanlar) ve cihat farzını yerine getirmek için Beyt-ul Mâl’a farz olan harcamaları karşılamak.
  • b. Memurların nafakaları, ordunun erzakları ve yöneticilerin tavitleri gibi, Beyt-ul Mâl’e farz olan, bedel vaziyetindeki harcamaları karşılamak.
  • c. Yollar yapmak, sular çıkarmak, mescidler, okullar ve hastaneler inşa etmek gibi, karşılıksız refiklik ve maslahat yönünden Beyt-ul Mâl’a farz olan harcamaları karşılamak.
  • d. Tebaanın başına gelen açlık, tufan veya deprem benzeri bir olay gibi, zaruret yönünden Beyt-ul Mâl’a farz olan harcamaları karşılamak.

Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 151: Devletin sınır kapılarında alınan gümrükler,  devlet mülkiyetinin veya kamu mülkiyetinin neticesi olan  mallar, mirasçısı olmayanlardan tevarüs eden mallar ve  mürtedlerin malları Beyt-ul Mâl’ın gelirlerindendir.

Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 152: Beyt-ul Mâl’ın harcamaları, şu altı yöne taksim edilir:

  •  a. Zekatı hak eden sekiz sınıfa, zekat bölümünden harcanır.
  •  b. Zekat malları bölümünde mal bulunmadığı takdirde fakirlere, miskinlere, ibn-is sebîllere, cihada ve ğarîmlere (borçlarını ödeyemeyen borçlulara) para, Beyt-ul Mâl’ın daimi gelirlerinden ödenir. Burada da yoksa ğarîmlere bir şey ödenmez. Fakat fakirler, miskinler, ibn-is sebîller ve cihat için yapılacak masrafı kapatmak üzere vergiler tahsil edilir. Fesat korkusu halinde ise bu giderler için borç para alınır.
  •  c. Askerler, yöneticiler, memurlar gibi devlet hizmetini yerine getirenlere Beyt-ul Mâl’dan para ödenir. Beytul Mâl’ın malı yeterli olmazsa bu masrafı kapatmak üzere derhal vergiler tahsil edilir. Fesat korkusu halinde ise bu giderler için borç para alınır.
  •  d. Yollar, camiler, hastaneler ve okullar gibi temel hizmetler ve maslahatlar için Beyt-ul Mâl’dan harcanır. Beyt-ul Mâl’daki yeterli olmazsa bu masrafı kapatmak üzere hemen vergiler tahsil edilir.
  •  e. Lüks hizmetlere ve maslahatlara Beyt-ul Mâl’dan harcanır. Bunlar için Beyt-ul Mâl’da yeteri kadar bulunmazsa bunlara para harcanmaz ve ertelenir.
  •  f. Deprem ve tufan gibi doğal afetler için Beyt-ul Mâl’dan harcanır. Bunlar için Beyt-ul Mâl’da yeteri kadar yoksa bunlar için hemen borç para alınır, sonra bu borç toplanan vergilerden kapatılır.

Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 154: Fertlerin yanında ve şirketlerde çalışanlar, hakların ve yükümlülüklerin tümünde devlette çalışanlar gibidir. Ücretle çalışmakta olan herkes, -iş veya işçi türü değişse de- çalışandır. Ücretli ile işveren ücret miktarında anlaşmazlığa düşerlerse, ecr-i misle (piyasa ücretine) göre hüküm verilir. Bunların dışındaki hususlarda anlaşmazlığa düştüklerinde ise aralarında şeri hükümlere göre yapılan sözleşmeye binaen hüküm verilir.