Yazdır
Kategori: Güvenlik, Hâriciyei, Sanayi

Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 71: Polis iki kısımdır: Askerî polis, cihat emirine, yani Harbiye Dairesine bağlıdır. Polis ise güvenliğin muhafazası için mahkemelerin elindedir ve İç Güvenlik Dairesine bağlıdır. Her iki kısma da görevlerini iyi yapmalarını sağlayacak özel bir kültürle birlikte özel bir eğitim verilir.

Polis iki kısımdır: Askerî polis ve yöneticinin emrinde olup özel üniformaları ve güvenliğin sağlanmasına özgü alâmetleri bulunan polis. el-Ezherî şöyle dedi:

)شرطة كل شيء خياره، منه الشُّرَط؛ لأنهم نخبة الجند. وقيل هم أول طائفة تتقدم الجيش، وقيل سموا شُرَطاً لأن لهم علامات يعرفون بها في اللباس والهيئة(

“Her şeyin “Şurta”sı en iyisidir. Şurat (hızlı koşucu, iyi atıcı) da bundandır. Çünkü onlar seçkin askerlerdir. Denilir ki onlar ordunun önde giden taifesi, (öncü birlikleridir.) Yine denilir ki Şurata olarak isimlendirilmişlerdir. Çünkü onların alâmetleri, elbiselerinden ve görünümlerinden bilinir.” el-Asmâ’î de bunu tercih etmiştir. Nitekim el-Kâmûs’ta şöyle geçmiştir:

)والشرطة بالضم ... واحد الشُّرَط وهم أول كتيبة تشهد الحرب وتتهيأ للموت، وطائفة من أعوان الولاة، وهو شُرطي كتُرْكي وجُهَني، سموا بذلك لأنهم أعلموا أنفسهم بعلامات يعرفون بها(

“Damme (ötre) ile “Şurta”… Şuratın tekilidir. Onlar harbe şahit ve ölüme hazır ilk öncü taburdur. Yine valilerin yardımcılarından bir taifedir. Turkî ve Cuhenî gibi Şurtî de denir. Böyle isimlendirilmeleri, kendilerini tanımlayan alametler ile kendilerini tanıtmalarından dolayıdır.”

 Askerî polis ise işlerini düzene sokmak üzere ordunun önünde gidip özel alâmeti bulunan ordudan bir fırkadır. Cihat emirine bağlı ordudan bir cüzdür. Yani Harbiye Dairesine bağlıdır. Yöneticilerin emrindeki polise gelince; o Dahili Emniyet Dairesine bağlıdır. Nitekim el-Buhari, Enes’ten şöyle rivayet etti:

«إِنَّ قَيْسَ بْنَ سَعْدٍ كَانَ يَكُونُ بَيْنَ يَدَيِ النَّبِيِّ صلى الله عليه وآله وسلم بِمَنْزِلَةِ صَاحِبِ الشُّرَطِ مِنَ الأَمِيرِ»

“Kays İbn-u Sa’d Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem] nezdinde emirden Şurta Sahibi konumunda idi.” Burada kastedilen, Kays İbn-u Sa’d İbn-u Ubade el-Ensarî el-Hazracî’dir. et-Tirmizi ise bu hadisi şu lafızla rivayet etti:

»كَانَ قَـيْسُ بْنُ سَعْدٍ مِنَ النَّبِيِّ صلى الله عليه وآله وسلم بِمَنْزِلَةِ صَاحِبِ الشُّرَطِ مِنَ الأَمِيرِ، قَالَ الأَنْصَارِيُّ: يَعْنِي مِمَّا يَلِي مِنْ أُمُورِهِ«

“Kays İbn-u Sa’d Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem] nezdinde emirden Şurta Sahibi konumunda idi. el-Ensarî dedi ki: Yani bu işleri yürüten kişi idi.”

Halifenin, iç güvenliği sağlayan polisin tamamını ordunun bir parçası haline getirmesi, yani Harbiye Dairesine bağlaması caiz olduğu gibi bağımsız bir daire haline getirmesi, yani Dahili Emniyet Dairesi yapması da caizdir.

Bu maddede bu kısmın, yani güvenliği sağlamak üzere yöneticinin emrinde bulunan polisin, bağımsız olmasını ve devletin diğer cihazları gibi doğrudan halifeye bağlı bağımsız bir cihaz olarak Dahili Emniyet Dairesine bağlanması benimsenmiştir. Bu, daha önce geçen Kays İbn-u Sa’d hakkındaki Enes hadisinden ve tabii ki cihat ile alakalı dört dairenin bağımsız olacağını, her birinin halifeye bağlı bulunacağını ve hepsinin tek bir cihaz olmayacağının benimsenmesinden dolayıdır.