anayasaMadde 80: Bir mahkemenin yargılama salâhiyetine sahip birden çok kâdî bulundurması caiz değildir. Onunla beraber bir veya daha fazla kâdî bulunması caizdir fakat hüküm salâhiyetine sahip değillerdir. Onlar ancak istişare etme ve görüş belirtme salahiyetine sahiptirler. Görüşleri ise asıl kâdîyı bağlamaz.

Bu maddenin delili şudur ki Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] tek bir mesele için iki kâdı tayin etmedi. Bilakis tek bir mesele için tek bir kâdı tayin etti. Bu da tek bir meselede birden çok kâdının olmasının caiz olmayacağına delalet etmektedir. Ayrıca kadâ; bağlayıcı olmak üzere şer-i hükmü bildirmektir. Bir Müslüman nezdindeki şer-i hüküm ise birden fazla olamaz. Çünkü o, Allah’ın hükmüdür. Allah’ın hükmü ise tektir. Doğrudur, bu hüküm birçok şekilde anlaşılabilir ama gereğince amel etmek bakımından Müslüman nezdinde tektir. Mutlak olarak birden çok olamaz. Dolayısıyla bu hükümden anladığı şey onun hakkında Allah'ın hükmü olup bunun dışındakiler onun nazarında şer-i bir hüküm olsa da kendisi hakkında Allah'ın hükmü değildir. Taklit ettiği ve taklidine göre amel ettiği hüküm, onun hakkında Allah'ın hükmüdür. Dolayısıyla kâdı, bir mesele hakkındaki şer-i hükmü bağlayıcı olmak üzere bildirdiği zaman tek bir bildirimde bulunmalıdır. Çünkü bu, bağlayıcı olmak üzere Allah'ın hükmünü bildirmektir. Dolayısıyla bu, hakikatinde Allah’ın hükmü ile amel etmektir. Allah’ın hükmü çok sayıda anlaşılsa dahi amel halinde birden fazla olamaz. İşte bu nedenle tek bir meselede yani tek bir mahkemede birçok kâdının bulunması sahih değildir. Çünkü Allah'ın hükmünün birden fazla olması imkansızdır. Tek bir mesele, yani tek bir mahkeme açısından böyledir. Bir beldenin tüm davaları için tek bir mekanda iki ayrı mahkemenin bulunması açısından olana gelince; bu caizdir. Çünkü kadâ, halife tarafından verilen bir niyabettir ve çok sayıda verilmesi caiz olan vekalet gibidir. Keza tek bir mekanda çok sayıda kâdı (mahkeme) bulunması da caizdir. Hasımlar (taraflar), tek bir mekandaki iki kâdı arasındaki tercihte çekiştikleri zaman davacı taraf tercih edilir ve davaları, onun talep ettiği kâdıya baktırılır. Çünkü bu, haklı bir taleptir ve kendisinden talep edilenden daha râcihtir.