Madde 166: Devlet, kendisine has, bağımsız bir para çıkartır. Bu paranın, herhangi bir yabancı para birimine bağlanması caiz değildir.
Bu maddenin birinci kısmının delili şudur ki el-Buhari'nin Abdullah İbn-u Ömer kanalıyla tahric ettiği Aleyhi's Salatu ve's Selam'ın,
»الإِمَامُ رَاعٍ«
"İmam [Halife] bir çobandır" kavline binaen imama işleri gütme hakkı verilmesidir. İşleri gütmekten biri de mubahları düzenlemektir. Devletin kendisine has bir para çıkarması mubahlardan olduğuna göre kendisine has bir para çıkarması veya çıkarmaması caizdir. Zira Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], değişmez belli özellikte belli bir para bastırmamıştır ve onun zamanında devletin belli bir parası yoktu. Bu durum, hem Aleyhi's Salatu ve's Selam'ın hem dört raşidi halifenin döneminde hem de Emevilerin ilk dönemlerinde bu şekilde devam etmiştir. Ta ki Abdülmelik Bin Mervan gelince mübadele aracı olarak kullanılan işlenmiş veya işlenmemiş bütün altın ve gümüşlerin İslami motiflerle değişmez, sabit bir ağırlıkta basılmasına karar verdi. Böylece Abdülmelik, gümüşten dirhem ve altından dinarlar bastırdı. İşte İslami dirhemlerin ve dinarların basılması bu tarihten itibaren ortaya çıkmıştır. Bunun öncesinde ise mevcut değildi. Bundan dolayı devletin para çıkarması mubahtır vacip değildir. Ancak ülkenin ekonomisini yok olmaya ve düşmanlara karşı korumak paranın çıkarılmasını gerektirirse bu durumda paranın çıkarılması şu şeri kaide gereği vacip olur:
)ما لا يتم الواجب إلا به فهو واجب(
"Kendisi olmadıkça vacibin tamamlanmayacağı husus da vaciptir." Maddenin ikinci kısmına gelince; bunun haram olmasının delili şudur ki bu, sterline bağlı olduğunda Irak'ta olduğu gibi mali açıdan devletin parasını bağladığı kafir devletlere bağımlı hale getirir. Bunun da ötesinde mali açıdan bu kafir devletin insafına kalır ki her ikisi de haramdır. Zira şeri kaide şöyledir:
"الوسيلة إلى الحرام حرام"
"Harama vesile olan şey de haramdır." Bunun içindir ki İslam Devleti'nin parasını yabancıya bağlamak haramdır.