Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 148: Devlet bütçesinin şer’i hükümlerce belirlenen  daimi bölümleri vardır. Fakat bütçe kısımları, her kısmın  içerdiği meblağlar ve her kısımda bu meblağların tahsis  edildiği işler, halifenin görüşüne ve ictihadına bağlıdır.

  Bütçe veya muvazene lafzı, Batılı bir ıstılah olup manası;  devletin sağladığı gelirlerin, bu gelirlerin toplandığı yerlerin  olduğu bölümlerin, bu yerlerin kollarının olduğu kısımların  ve tahsil edilen meblağların beyan edilmesidir. Ayrıca  harcama yapılan yerlerin olduğu bölümlerin, bu yerlerin  dallarının olduğu kısımların ve her kısımdaki mezkur  işlerden her birine harcanan meblağların beyan edilmesi  yoluyla devletin yaptığı harcamaların beyanı da belirlenir.  İşte bütçenin veya muvazenenin vakıası budur.  Müslümanlar ise bu vakıayı bilmiyorlardı. Onlar sadece Beyt-ul Mâl'ı biliyorlar, gelirler onda toplanıyor ve  harcamalar ondan yapılıyordu. Ancak Beyt-ul Mâl'a ait  gelirlerin ve ondan harcamaların yapılıyor olması bütçe  adıyla isimlendirilmemiş olsa da onun vakıasını  oluşturmaktadır. Bundan dolayı bu lafzın ıstılahi anlamında  alınmasında bir mania yoktur ki o, gelirler bölümü,  harcamalar bölümü ve bunlardan her birinin bölümünün  toplamıdır. Buna göre devletin bir bütçesi veya muvazenesi  olmalı ve bu bütçe Beyt-ul Mâl'a bağlanmalıdır.

  Bölümleri, kısımları ve bunlara konulacak meblağlarıyla bu bütçenin hazırlanmasına gelince; şeri hükümler bunu belirlemiştir. Zira şeri hükümler gelerek haraç ve fey gibi gelirleri belirlediği gibi harcamaların keyfiyetini de  belirlemiştir. Kesinlikle harcama yapılması gereken şeyler ve  ancak mal olduğunda harcama yapılması gereken şeyler  sabittir. Dolayısıyla şeri hükümler gelerek gelirleri de  harcamaları da belirlemiştir. Dolayısıyla da buna göre  bütçenin bölümleri daimî bölümler olur. Çünkü bunları şeri  hükümler belirlemiş ve şeri hüküm ise daimi olup değişmez.  Bütçenin kısımları ise yağmurla sulanan arazilerin haracı ve  sulama ile sulanan arazilerin haracı veya benzerleri gibi  bütçeden dallanan kollardır. Bunları halife belirler. Çünkü  bunlar, işlerin gözetilmesindendir ve halifenin görüşü ile  içtihadına terkedilmiş şeylerdendir. Belirlenecek meblağlar da böyledir. Çünkü meblağlar, cizye, harac ve benzerlerinin  miktarında olduğu gibi halifenin görüşüne ve içtihadına  göre belirlenir. Çünkü bunlar, halifeye bağlı olan  şeylerdendir. Dolayısıyla Beyt-ul Mâl'ın gelirleri, Beyt-ul Mâl'ın harcamaları ve Beyt-ul Mâl'da şeriatın belirlemediği  şeylerin tasarrufunu halifenin görüşüne ve içtihadına bağlı  kılınmasına ilişkin şeri hükümlerin delilleri olur. İşte bu üç  delil; gelirlerin delilleri, harcamaların delilleri ve İmamın işleri gözetmesinin delili, bu maddenin delilleridir. Madem  ki halifenin kendi görüşüne ve içtihadına göre gelirlerin  kısımlarını, her kısma konulacak meblağları, harcamaların  kısımlarını ve her kısma ait meblağları belirleme hakkı  vardır o halde gerek kısımları gerekse gelirler yada  harcamalar için olsun her kısma ait meblağlarıyla devlet için  yıllık bir bütçenin belirlenmesinde bir mania yoktur. Yasak  olan şey gelirleri ve harcamalarıyla bütçenin bölümleri için  yıllık bir bütçenin belirlenmesidir. Çünkü bunları şeri  hükümler belirlemiştir. Dolayısıyla bunlar daimidir.