Yazdır
Kategori: Ekonomi Sistemi

Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 145: Haracî araziden gücü yettiğince harac alınır.  Öşrî araziden ise bilfiil çıkan mahsulün zekatı alınır.

  Bu maddenin delili; ez-Zuhri'den şöyle dediğinin rivayet  edilmesidir:

»قَضَى رَسُولُ اللهِ  صلى الله عليه وآله وسلم فِيمَنْ أَسْلَمَ مِنْ أَهْلِ البَحْرَيْنِ أَنَّهُ قَدْ أَحْرَزَ دَمَهُ وَمَالَهُ إِلاَّ أَرْضَهَ، فِإِنَّهَا فَيْءٌ لِلْمُسْلِمِينَ؛ لأَنَّهُمْ لَمْ يُسْلِمُوا وَهُمْ مُمْتَنِعُونَ«

"Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], Bahreyn  halkından Müslüman olanların arazileri dışında kanlarını ve  mallarını koruduklarına hükmetti. Zira arazi Müslümanlara  ait bir feydir. Çünkü onlar, güçlü durumda iken Müslüman  olmadılar." [Yahya İbn-u Adem, Kitab-ul Harac tahric etti] Yani onlar,  Müslümanlara karşı güçlü bir durumda iken demektir.  Dolayısıyla bu, fetih yoluyla fethedilen beldelerdeki arazilerin ganimetlerden olduğuna dair bir delildir. Ancak  efendimiz Ömer [Radiyallahu Anh], gelerek arazinin  rakabesini (aslını) Beyt-ul Mâl’a ait bir mülk olarak ve menfaatini de sahiplerine bıraktı. Böylece araziden  faydalanmaları karşılığında onlardan belli bir miktar değil de arazinin taşıyabileceği bir harac alır oldu. Zira Irak'ın bazı  nahiyelerinde her bir cerîbe bir kafîz ve bir dirhem harac  vergisi koydu. Cerîb, arazinin belli bir alanına ait belli bir  ölçüdür. Başka bir bölgeye bu miktarın dışında bir harac  vergisi koydu ve Şam bölgelerinde bundan başkasıyla amel  etti. Zira Ömer'in her arazi için taşıyabileceği şeyi gözettiği  bilinmektedir. Bu, haracî arazi hakkındadır. Öşrî arazilere  gelince; ahalisinin üzerinde Müslüman olduğu arazi ve Arap  yarımadasıdır. Öşrî arazilerden fiili mahsul üzerinden zekat  alınır ki bu, yağmur suyu ile sulanması halinde öşür ve  araçla sulanması halinde öşrün yarısıdır.