Yazdır
Kategori: Ekonomi Sistemi

Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 137: Kamu mülkiyeti şu üç şeyde tahakkuk eder:

  1. Şehir meydanları gibi toplumun yararlandığı her yer,

  2. Petrol yatakları gibi zengin maden kaynakları,

  3. Nehirler gibi tabiatı gereği fertlerin sahiplenmesi mümkün olmayan şeyler.

Bu maddenin delili, 129. maddenin delilidir. Bu maddenin (c) fıkrasının delili; Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in insanların kamu yollarının mülkiyetine ortak olduğunu ikrar etmesi ve şu kavlidir:

))مِنى مُنَاخ مَنْ سَبَق((

"Mina, geçip giden herkesin konak yeridir." [Tirmizi, Aişe Radiyallahu Anhâ kanalıyla tahric edip hasen sahih dedi ve İbn-u Hazîme Sahih'inde tahric etti] Yani Hicaz'da bilinen bir mekan olan Mina'nın, tüm insanların mülkü olması demektir. Dolayısıyla her kim bir yere daha önce gelir ve orada konaklarsa orası onun olur.

(b) fıkrasına gelince; bunun delili, Amr İbn-u Yahya İbnu Kays el-Mazinî'den o da babasından o da Ebyad İbn-u Hammal'dan şöyle dediğinin rivayet edilmesidir:

«اسْتَقْطَعْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وآله وسلم مَعْدِنَ المِلْحِ بِمَأْرِبَ فَأَقْطَعَنِيهُ، فَقِيلَ: يَا رَسُولَ اللهِ، إِنَّهُ بِمَنْزِلَةِ الْمَاءِ الْعَدِّ -يعني أنه لا ينقطع- فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وآله وسلم : فَلاَ إِذَنْ»

"Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’den Ma'rab'taki tuz madenini ikta etmesini istedim o da onu bana ikta etti." Bunun üzerine denildi ki: "Ya Resulullah! O, bitmez tükenmez -yani kesilmez- bir su mesabesindedir." Bunun üzerine Resulullah buyurdu ki: "O zaman olmaz." [en-Nesâi tahric etti] Bitmez tükenmez su: Kesilmeyen şeydir. Yani kesilmemesinden dolayı tuz madenini suya benzetmiştir. Burada kastedilen şey tuz değildir. Bilakis burada kastedilen şey, onun kesilmez olduğunu öğrenince tuz olduğunu bilmesine ve ilk etapta ikta etmesine rağmen Resulullah’ın onu men etmesi deliline binaen madendir. Dolayısıyla onu men etmesi, kesilmeyen bir maden olmasından dolayıdır. Nitekim Ebu Ubeyd, şöyle demiştir:

«فَلَمَّا تَبَيَّنَ لِلْنَبِيِّ صلى الله عليه وآله وسلم أَنَّهُ مَاءٌ عَدٌ ارْتَجَعَهُ مِنْهُ، لأَنَّ سُنَّةَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وآله وسلم فِي الكَلأِ وَالنَّارِ وَالْمَاءِ أَنَّ النَّاسَ جَمِيعاً فِيهِ شُرَكَاءُ، فَكَرِهَ أَنْ يَجْعَلَهُ لِرَجُلٍ يَحُوزُهُ دُونَ سِواهُ»

"Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], onun bitmez tükenmez bir su olduğunu görünce onu ondan geri aldı. Çünkü tüm insanların mera, su ve ateşte ortak olması Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in bir sünnetidir. Dolayısıyla tek başına sahiplenmesi için onu bir adama ait kılmayı istemedi." Buna göre kesilmeyen, yani az bir miktarla sınırlı olmayan her maden kamu mülkiyetidir. Fakat az bir miktarla sınırlı olursa hadisin deliline binaen kamu mülkiyeti olmaz.

(a) fıkrasına gelince; bunun delili, Ebî Harâş kanalıyla Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem] ashabından olan bir adamdan rivayet edilen Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in şu kavlidir:

«الْمُسْلِمُونَ شُرَكَاءُ فِي ثَلاَثٍ: الْمَاءِ وَالْكَلإِ وَالنَّارِ»

"Müslümanlar şu üç şeyde ortaktırlar: Su, mera ve ateş." [Ahmed tahric etti] Ve şu kavlidir:

«ثَلاثٌ لا يُمْنَعْنَ: الْمَاءُ وَالْكَلأُ وَالنَّارُ»

"Şu üç şeyden men edilmez: Su, mera ve ateş." [İbn-u Mâce, Ebî Hurayra kanalıyla tahric etti] Bunların men edilmemesi toplumun yararlandığı şeylerden olmasından dolayı bu hadis illetlidir. Zira Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], Taif ve Hayber'deki suların fertler tarafından mülk edinilmesine izin vermiş ve onlar da ekinleri ile bostanlarını sulamak için bunları bilfiil tek başlarına mülk edinmişlerdir. Şayet sudaki ortaklık aslen mutlak olmuş olsaydı fertlerin bu suları mülk edinmesine izin vermezdi. Dolayısıyla Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in şu kavlinden:

... الْمُسْلِمُونَ شرَكَاءُ فِي ثلاثٍ: الْمَاءِ

"Müslümanlar şu üç şeyde ortaktırlar: Su…", şu kavlinden:

))ثلاث لا يُمْنعْنَ: الْمَاءُ((…

"Şu üç şeyden men edilmez: Su…" ve fertlerin suyu mülk edinmesine izin vermesinden su, mera ve ateşe ortak olmanın illetinin bunların toplumun yararlandığı ve vazgeçemeyeceği şeylerden olmasının olduğu istinbat edilir. Dolayısıyla da şehir meydanları, odunluk ormanları ve hayvan otlakları gibi kendisinde toplumun yararlanacağı şeylerden olduğunun tahakkuk ettiği her şey, kamu mülkiyeti olur. Kamu mülkiyetinin delilleri işte bunlardır. Sadece bu üçünün kamu mülkiyeti olmasının deliline gelince; bunun delili, istikradır. Zira kamu mülkiyetine delalet eden delillerin istikra edilmesi sonucunda bunların bu üç türle sınırlı olduğu görülmüştür. Böylece bu maddenin delili ortaya çıkmış olur.