Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 181: Siyaset; ümmetin dahilî ve haricî işlerini gütmektir ve bu, devlet ile ümmet tarafından yapılır. Devlet, bu gütmeyi bilfiil yapandır. Ümmet ise onunla devleti muhasebe edendir.

Bu madde, siyaset için bir tanımdır. Bu tanım ise tüm insanlar için genel bir tanımdır. Zira bu, aslen siyasetin vakıası için bir vasıftır. Dolayısıyla bu, aklın, doğruluğun, sultanın ve tüm insanlar nezdinde farklılık arz etmeyip aynı manada vakıası olan benzeri manaların tanımı gibidir. Çünkü bunların vakıası herkesçe idrak edilmiş olup sadece hükümlerinde ihtilaf etmektedirler. Bunun da ötesinde bu, siyasetin işleri gütmek anlamına gelen Sâse, Yesûsu, Siyâseten maddesinde geçen lügat manasıdır. Nitekim Kamus-ul Muhit'te şöyle geçmiştir: "Tebaayı bir siyasetle siyaset ettim. Yani ona emrettim ve onu nehyettim." Bu ise tebaanın işlerini emirler ve nehiyler ile gütmektir. Ayrıca yöneticinin işi, yöneticinin muhasebe edilmesi ve Müslümanların maslahatlarına önem verilmesi hakkında varit olan hadislerin toplamından da bu tanım istinbat edilir. Mesela Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu kavli:

»مَا مِنْ عَبْدٍ يَسْتَرْعِيهِ اللهُ رَعِيَّةً فَلَمْ يُحِطْهَا بِنُصْحِهِ إِلاَّ لِمْ يَجِدْ رَائِحَةَ الْجَنَّةِ«

"Allah'ın bir tebaaya çoban kılıp onu nasihati ile kuşatmayan hiçbir kimse yoktur ki cennetin kokusunu almış olsun." [Muttefekun aleyh ve Ma'kel İbn-u Yesâr kanalıyla lafız el-Buhari'ye ait] Ve şu kavli:

»مَا مِنْ وَالٍ يَلِي رَعِيَّةً مِنَ الْمُسْلِمِينَ فَيَمُوتُ وَهُوَ غَاشٌ لَهُمْ إِلاَّ حَرَّمَ اللهُ عَلَيْهِ الجَّنَّةَ«

 "Müslümanların çobanlığını üstlenen hiçbir vali yoktur ki onları aldattığı halde ölüp de Allah cenneti ona haram kılmış olmasın." Ve şu kavli:

»سَتَكُونُ أُمَرَاءُ فَتَعْرِفُونَ وَتُنْكِرُونَ، فَمَنْ عَرَفَ بَرِئَ، وَمَنْ أَنْكَرَ سَلِمَ، وَلَكِنْ مَنْ رَضِيَ وَتَابَعَ، قَالُوا: أَفَلاَ نُقَاتِلُهُمْ؟ قَالَ: لا مَا صَلَّوْا«

"Yöneticiler olacaktır. Onları tanıyacaksınız ve reddedeceksiniz. Her kim onları tanırsa beri olur. Her kim onlara karşı çıkarsa selamette olur. Ancak her kim razı olur ve tabii olursa (o başka)! Dediler ki: "Onlarla savaşmayalım mı?"Dedi ki: Salatı ikame ettikleri (İslam ile yönettikleri) sürece, hayır! [Muslim, Ümmü Seleme'den rivayet etti] Ve şu kavli:

»وَمَنْ أَصْبَحَ وَهَمُّهُ غَيْرُ اللهِ فَلَيْسَ مِنَ اللهِ فِي شَيْءٍ، وَمَنْ لَمْ يَهْتَمَّ لِلْمُسْلِمِينَ فَلَيْسَ مِنْهُمْ«

"Her kim Allah'tan başka bir şeyi dert edinerek sabahlarsa Allah katında hiçbir değeri yoktur. Her kim de Müslümanların (işine) önem vermezse onlardan değildir." [el- Hakim, el-Mustedrak'ta İbn-u Mesud Radiyallahu Anh kanalıyla rivayet etti] Ve Cerir İbn-u Abdullah'tan şöyle dediği rivayet edildi: بَايَعْ

»بَايَعْتُ رَسُولَ اللهِصلى الله عليه وآله وسلمعَلَى: إِقَامِ الصَّلاةِ، وَإِيتَاءِ الزَّكَاةِ، وَالنُّصْحِ لِكُلِّ مُسْلِمٍ«

"Salahı kılmak, zekatı vermek ve her Müslümana nasihat etmek üzere Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'e biat ettim." [Muttefekun Aley] Ve şöyle dediği rivayet edildi:

»أَتَيْتُ النَّبِيَّصلى الله عليه وآله وسلمقُلْتُ: أُبَايِعُكَ عَلَى الإِسْلامِ، فَشَرَطَ عَلَيَّ: وَالنُّصْحِ لِكُلِّ مُسْلِمٍ«

"Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'e gelerek şöyle dedim: "İslam üzere sana biat edeceğim. Bunun üzerine bana her Müslümana nasihat etmeyi şart koştu." [el-Buhari, rivayet etti] İster yöneticinin yönetimi devralması ister ümmetin yöneticiyi muhasebe etmesi ister Müslümanların birbirlerinin maslahatlarına önem vermesi ve onlara nasihat etmesi ile ilgili olsun bu hadislerin hepsinden siyasetin tanımının ümmetin işlerini gütmek olduğu istinbat edilir. Dolayısıyla bu maddede yapılan siyasetin tanımı, şeri delillerden istinbat edilen şeri bir tanım olur.