Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 46: Halife, tefvîz muavininin işlerini ve icraatlarını gözden geçirmelidir ki bunlardan doğru ve uygun olanı kabul etsin, hatalı olanı da düzeltsin. Zira ümmetin işlerini yürütme, vekaleten halifeye verilir ve halifenin içtihadına bırakılır.

Halife, tefvîz muavininin işlerini ve icraatlarını gözden geçirmelidir ki bunlardan doğru ve uygun olanı kabul etsin, hatalı olanı da düzeltsin. Zira ümmetin işlerini yürütme, vekaleten halifeye verilir ve bizzat onun içtihadına bırakılır. Bu, raiyyenin mesuliyeti hakkındaki hadisten dolayıdır ki o, Aleyhi’s Salâtu ve’s Selam’ın şu kavlidir:

«الإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْـئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ»

“İmam [halife, yönetici] çobandır ve o, raiyyesinden mesuldür.” Şu halde işleri yürütme yetkisi, vekaleten halifeye verilmiştir ve raiyyeden mesul olan odur. Tefvîz muavini ise raiyyeden mesul değildir. Bilakis yalnızca yaptıklarından mesuldür. Raiyyenin mesuliyeti, ancak ve sadece halifeye aittir. Bundan ötürü muavinin işlerini ve icraatlarını gözden geçirmesi onun üzerine vaciptir ki raiyyenin mesuliyetini yerine getirebilsin. Üstelik tefvîz muavini hata da edebilir ki yaptığı hataları düzeltmesi de kaçınılmazdır. Dolayısıyla onun tüm işlerini gözden geçirmesi kaçınılmazdır. Bu ise şu iki husustan, raiyyenin mesuliyetini yerine getirmek ile tefvîz muavininin hatalarını düzeltmekten dolayı halifenin, muavinin tüm işlerini gözden geçirmesi vaciptir.