Yazdır
Kategori: Tefviz Muavini

Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 45: Tefvîz muavini, yaptırdığı tüm icraatları ve infaz ettiği tayin ve velâyeti halifeye arz etmelidir ki böylece salahiyetlerinde halife gibi olmasın. Tefvîz muavini mütalaasını halifeye sunmalı ve halifenin infaz etmesini emrettiklerini infaz etmelidir.

 Bu maddenin delili; aynı şekilde muavinin vakıasıdır ki o, kendisini mükellef kıldığı hususlarda halifenin naibidir. Naib ise ancak kendisini naib kılanın namına niyabet işini yerine getirir. Dolayısıyla muavin halifeden bağımsız olamaz. Bilakis tamamen Ömer’in veziri olduğu sırada Ebî Bekir ile yaptığı gibi, her işte onu bilgilendirir. Nitekim Ömer, uygun gördüğü hususta bilgilendirirdi. Halifeye mütalaa vermesi, detaylarından her bir detayda ondan izin alması demek değildir. Zira bu da muavinin vakıasına aykırıdır. Bilakis mütalaanın manası; vilayetlerden bir vilayete muktedir bir vali tayin edilmesi gereği veya insanların şikayette bulunduğu -piyasada yiyecek kıtlığı gibi- hususların giderilmesi veya devletin buna benzer tüm işleri gibi ya iş hakkında onunla müzakere etmektir ya da muttali olması ve ne manaya geldiğine vakıf olması bakımından bu tür işleri mücerret bir arz ile ona arzetmektir. İşte böylesi bir mütalaa, muavinin bu mütalaa içerisinde geçen her şeyi tüm detayları ile yapması için yeterli olur ve işe kalkışması için ayrıca izin verilmesine gerek kalmaz. Velakin infaz edilmemesi emri verildiği zaman, bu mütalaanın infaz edilmesi sahih olmaz. Dolayısıyla mütalaa, işi mücerret olarak arz etmek veya müzakere etmek olup yapılması için izin almak değildir. Dolayısıyla da -halife infazını durdurmadığı sürece- muavinin mütalaayı infaz etme hakkı vardır.

 Maddenin sonunda geçen “Halifenin infaz etmesini emrettiklerini infaz etmelidir” ifadesine gelince; çünkü muavin yönetim salahiyetini halife gibi zati olarak alamaz. Bilakis halife tarafından vezirliğin kendisine tevdî edilmesi ile alır. Binaenaleyh halife ona bir işi emrettiğinde onu infaz etmelidir ve infaz etmemesi caiz değildir. Zira muavine işleri kendi görüşüne ve içtihadına göre yürütme hakkının verilmesi halifenin emretmediği hususlar için geçerlidir. Fakat halife ona bir emri infaz etmesini emrederse muavinin bu emri, emredilmesi dışında değil halifenin emrettiği şekilde infaz etmesi gerekir.