Hilafet Devleti, Anayasa, Madde 30: Hilafet için biat verilecek kişide, inikad şartlarından fazlasının tamamlanması şart değildir. Dolayısıyla efdaliyet şartlarının mutlaka tamamlanması gerekmez. Çünkü asıl olan inikad şartlarıdır.

Madde 30: Hilafet için biat verilecek kişide, inikad şartlarından fazlasının tamamlanması şart değildir. Dolayısıyla efdaliyet şartlarının mutlaka tamamlanması gerekmez. Çünkü asıl olan inikad şartlarıdır.

Bu maddenin delili; halifenin vasıfları hakkında varit olan delillerdir. Zira halifenin sıfatları hakkında varit olan delillerdeki talep, kesin olmayan taleptir. Aleyhi’s Salâtu ve’s Selam’ın şu kavli gibi:

«إِنَّ  هَذا  الأَمْرَ  فِي  قرَيْش»

“Muhakkak ki bu iş (yönetim) Kureyş’tedir.” [el-Buhari, Muaviye kanalıyla rivayet etti] Bu hadis, bir haberdir ve haber sigası talep ifade etmiş olsa da tekide delalet eden bir karine eşlik etmedikçe ona kesin talep olarak itibar edilmez ve tek bir sahih rivayette bile tekide delalet eden bir karine eşlik etmemiştir. Hadiste varit olan şu ifadeye gelince;

«لايُعَادِيهِمْ  أَحَدٌ  إِلاَّ  كَبَّهُ  اللَّهُ  عَلى  وَجْهِهِ  مَا  أَقامُوا  الدِّين«

“Onlar dini ikame ettikçe kim onlara düşmanlık ederse Allah onu yüzüstü süründürür.” Bu, onlara düşmanlık edilmesine dair bir nehiy olup Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, “Muhakkak ki bu iş (yönetim) Kureyş’tedir” kavli için bir tekit değildir. Ayrıca Kureyş kelimesi bir isimdir sıfat değildir. Usul ilminde buna lakap denilir ve ismin, yani lakabın mefhumu ile amel edilmez. Çünkü ismin, yani lakabın bir mefhumu yoktur. Bunun içindir ki Kureyş hakkındaki nass, bu işin (yönetimin) Kureyşlilerden başkasına verilmeyeceği anlamına gelmez.

Binaenaleyh bu hadis, talebi kesinliğe hamledecek bir karine olmamasından dolayı inikad şartına değil efdaliyet şartına delalet eder. Dahası bu talebin kesin olmadığına hamledecek karine vardır. Zira Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], kendisini Âmir İbn-u Sa’sa’ kabilesine takdim ettiğinde onlar ona dediler ki: “Yönetim senden sonra bizim olacak mı?” Allah’ın Resulü dedi ki:

 «إِنَّ الأَمْرَ للَّهِ  يَضَعُهُ  حَيُث  يَشَاءُ «

“Muhakkak ki yönetim Allah’a aittir onu dilediği yere (kimseye) verir.” [İbn-u İshak ez-Zuhrî’den rivayet etti] Dolayısıyla bu hadis, talebin kesin olmadığına delalet eder. Çünkü Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’in cevabı, yönetimin kendisinden sonra onların olmasının caiz olduğuna delalet eder. Yönetimin Kureyşliler dışında bir başkasının olabileceğinin cevazı ise Kureyş şartının efdaliyet şartı olduğuna delalet eder.

İnikad şartlarına gelince; şartın tarifinde olduğu gibi yokluğunda yokluğun terettüp etmesi, yani Kureyş’ten olmaması halinde hilafetin sahih olmamasının terettüp etmesi için içerisinde kesin talebin varit olduğu şartlardır. Bu da Kureyş’ten olması talebinde kesinliğin olması demektir. Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’in Benî Âmir’e verdiği cevap ise talebi kesinlikten hamletmektedir. İnikad şartları hakkında varit olan nasslar ise bunun aksinedir. Mesela baliğ olması şartı hakkında Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’in Abdullah İbn-u Hışam’ın biatini reddettiğinde sabinin kendisine biat etmesini reddettiği ve bunu da çocuk olmasına bağladığı varit olmuştur. Dolayısıyla bu, halifenin baliğ olmasının şart koşulduğuna dair bir delildir. Çünkü sabinin biati sahih olmadığına göre sabinin halife olmaması evla babındandır. Dolayısıyla kesin talep sigası ile varit olan sıfatlara hilafet inikadi için şart olarak itibar edilir ve içerisinde kesin bir talep olmadıkça hakkında nass varit olsa dahi bunların dışındakiler şart koşulmaz.